Ana içeriğe atla

Düşünceleri susturmak

 Düşüncelerimi susturmak için aklıma yazmaktan başka bir şey gelmediği bir durumdayım. Zihnimde rastgele dönüp duran şeyleri algılayamıyorum. Sürekli bir şeyler geliyor ve geçiyor. Dalgınlı yaratan bu durum karşısında nasıl tavır alacağımı bilmiyorum. Böyle durumlarda bir şeyler yapma niyeti içine girip eğer bir aktivite bulursam onu yapmaya çalışıyorum. Düşünmek gerçekten zor geliyor. Akıldan geçen onca yüzeysel düşüceden birini seçip derinlemesine incelemek stres yaratıyor ve bu stresten kaçmak için kendimi başka bir şey ile avutuyorum. Herhangi bir aktivite içerisindeyken de aklıma düşünceler gelmesini engelleyemiyorum. Bu durum aklımı toparlayamamama ve yaptığım işin hakkını veremememe neden oluyor. Derinlemesine düşünmek nasıl oluyor halen bilmiyorum, çünkü böyle bir durum yaşanırken dikkatimi dağıtmaya alıştım. Tek bir konu üzerinde ilerlemeye başladığımda ilk başta her şey çok güzel gidiyor. Daha sonrasında o işle uğraşırken karşıma çıkan fırsatları kaçırdığım için tereddüte düşüyorum. Bu tereddüt dalgalar halinde artıyor. Örneğin en yükseğe çıktığında sabır dönemi başlıyor. Bu dönemde sabredip bir sonraki aşamaya gelirsem seviniyorum. Ardından elde ettiklerime bakıp tereddütümü bir müddet susturabiliyorum. Ama tamamiyle sona erme durumu yaşanmıyor. Bir aşama katedildikten ve başarı sağlandıktan sonra işe devam edildiğinde bir sonraki başaraya kadar tereddüt aynı şekilde yükselmeye devam ediyor. Bu tereddüt sırasında kendimde ilerleme görmem kendimi motive etmeme yardımcı oluyor. Bu ilerleme algılayışı o kadar önemli ki eğer algılanamazsa tereddütlerim bütün çabalarımı durdurmama bile neden oluyor. O yüzden algıyı geliştirmek , ilerleme sağlayabilmenin önemli bir destekçisi olduğunu düşünüyorum. Algı ne kadar gelişirse olaylar arasında bağlar o kadar detaylanıyor ve görülebilme ihtimalleri artıyor. Ama oturduğum yerde kalıp boş işler peşinde koşup sadece işten eve gelip keyfime baktığımda orta vadede neredeyse tamamiyle bir yıkıma uğramış ve pişman olmuş hissediyorum. Hayatı umursamadan yaşayamayacağımı düşünüyorum ve bu umursama durumu o kadar mühim ki herkesin önünde bir engel gibi olduğunu düşünüyorum. Bunun engele dönüşmesinin nedeni bir insanın diğer insanda gördüğü umursama durumu karşısında o insanın aleyhine işlere girişmeye ve fırsatını bulduğunda ona engel çıkardığı durumdan bahsediyorum. Herkesin böyle olmadığı sözünü elbette tamamiyle yalan buluyorum. Ortak yararın kendisi adına tükendiği bir ortamda hiçbir insanın bulunmayacağını düşünüyorum. Çünkü insanı her ne kadar hayvandan ayırmak için insan olarak tanımlasak da hayatta kalmak isteyen insan elinden gelen herşeyi yapmak mecburiyetindedir. Kendi yaşamını düşünmeyen bir insan düşünmek bile çok saçma geliyor. Doğadaki her canlı hayatta kalmak için eyleme geçer. Hayatta kalmaktan vazzgeçtiği anda zaten onu hayatta tutan bir şey olamaz. Kafasında yaşamı tamamen bitirmiş bir insanın hayatta kalabileceğini düşünmüyorum. Ona ne kadar zoraki yardım ederlerse etsinler ,hatta elleriyle besleseler bile o insan o yardımı alamayacak ve zorla ağzına tıkılan şeyler ya boğazında kalacak ya da onları kusacaktır. Hastayken hissedilen durum gibi. İştah yokken besine karşı direnç burda da kendini daha şiddetli gösterip belki de saldırganlığa yok açacaktır.Yine kendi kendime teoriler üretmeye ve ders vermeye başladım. Kendimi anlatmanın kendimi soyutlamadan yapılabilecek bir yolunu bulmam gerekiyor. Ben bir insanım ve hissediyorum, bazen düşünüyorum, karnımı doyuruyorum. Bunun böyle olması bu kadar normalken  ve dğşğncelerim başkalarından etkilenmiş olsa dahi bana aitken kendimi soyutlayarak anlatmanın saçmalığını anlatmaya çalışırken dahi bu soyutlamadan kendimi alamıyorum. Az önceki ironimin bana farkettirdiği gibi belki de insan olmadığıma gerçekten inanmışımdır. Hani her insan özel hissetmek ister derler ya ben de kendimi  kendime bu şekilde özel hissettiriyorumdur. Ama bu şekilde olmadığının da farkındayım çünkü okuduğum kitaplarda beni etkileyen anlatım tarzına uygun yazdığımı düşünüyorum. Kendim hakkında hiçbir şey söylemiyor gibi görünerek aslıda tüm benliğimi ortaya dökmek sanki zevk veriyor. Kimsenin okumayacağı bu satırları bu şekilde yazmak dahi ne kadar heyecan verici geliyor! Sanırım kendimi anlatmayı gerçekten seviyorum ve bu satırların bir başkası tarafından okunup takdir görmesi hoşuma giderdi. Peki madem başkalarının yaptığım işleri görmesini istiyorsam neden onları bir sır gibi saklamak istiyorum ? Aslında çok basit. Onları hiçkimsenin okumaya değer bulmayacağını bildiğim için onları kimseyle ppaylaşmıyorum. Ortaya diğer insanlarında görüp takdir edeceği birşeyler çıkarmadıkça onları saklamak istiyorum. Kendimin iyi yanlarını öne çıkarıp kötü kısımlarını saklamak da hayatta kalma içgüdüsünün ya da herneyse onun sonucu olsa gerek. Şuada bu kelimeleri sarfettiğim ve kendimi kimseye anlatmamış olsam da somut bir yazıya döktüğüm için o kadar memnunum ki anlatamam. Kendimi keşfedilmeyi bekleyen bir yetenekmiş gibi yüceltsem de o büyüklüğe sahip olmadığımı da bilmek ayrıca acı veriyor. Bunları yazarken o acıyı hissetmemem ise söylediklerim aslında tam olarak doğru olmamasından kaynaklanıyor. Kendime karşı bile tamamiyle dürüst olamıyorum. Sanki arka planda hepsinin başka bir şeyleri sakladıklarını düşünmeden edemiyorum. Peki ama ne onlar ve onları öğrenmek gerçekten bende bir şeylerin değişmesine sebep olur muydu ? Veya onları öğrenmem doğru mu olurdu ? Keşfedilmeyi bekleyen bir yetenek gibi ama yeteneksiz bir yetenek gibiyim. Kendime olan güvenimin hala tam anlamıyla kırılmadığını bu satırları yazabilmemden anlıyorum. Çünkü o durumda olsam muhtemelen o ilk gerçeğe ulaşmaya yaklaşırdım. Hani kendime bile dürüstçe söyleyemediğim ilk amaçları. Ne olduğunu bile bilmediğim ve sanki çocukken dahi varmış gibi görünen şeyleri. Keşke hayali bir arkadaşım olsaydı. Çocukluktan beri oyun gruplarına ve arkadaş gruplarına dahil edilmeyişim beni hep üzmüştür. Ama sahiden onlar mı istemedi beni yoksa ben mi kendimi kabul ettiremedim? Bir gruba uyma düşüncesi bile absürt geliyor oysa ki. Bencillikten sıyrılıp ortak bir amaç uğruna koşmayı becerebilmek gerçekten çok özel bir yetenek. O yüzden kariyer sitelerinde bu özelliğe sahip insanları arıyor olsalar gerek. Bunu her insan başaramaz ve onlar bunu başarabilenleri arıyor. Ah ne kadar da normalim. Ve normalliğin ötesine geçemeyişim gerçek anlamda çok sıkıcı. Ondan kopmaya çalışırken bile her gün , her an ne kadarda onun içine daha fazla daldığımı görmek utanç veriyor. Özel bir yanımın olduğunu düşünmek ve acaba birşeyleri farklı yapıyor olabilmek ne kadar mutluluk verirdi? Acaba öyle bir durumda olduğumda hissedeceğim iyi şeylerin süresi ne olurdu? Veya gerçekten iyi mi hissederdim yoksa kimsenin o anlık beni anlayamayışının acısını mı çekerdim ? İnsanın uyma gereksinimininkırıldığı o an iyi şeyler hissetmekten çok farklı bir şey yapmak acı mı verirdi ? Bir şeyi tanımlayamadığım zaman ona zor diyorum . Oysa ki onun zor oluşunun tek nedeni benim onu yapamamam oluşu bu ifadeyi hiçte güzel kılmıyor. Suni bir amaç yaratmadan yaşamak gerçekten de ne kadar hayvansı görünüyor. Ama sonuçta ben de bir hayvanım ve böyle bir amaç üretmemem de yadsınacak bir şey olmasa gerek. Hahaha . Kimi kandırıyorum. Bir tarafıma zor gelen şeyleri yapmamak için kendime bahaneler bulma hızım gerçekten de göz yaşartıcı değil mi ? Oysa aynı başarıyı insanlığın yararına olduğunu veya sadece kendi yararıma olduğunu düşündüğüm birşeyler yaparken göstermek isterim. Şimdilik buraya kadar yazıp bırakıyorum. Dikkatimi yazmakla dağıttım başka bir güne kadar bugünlük bu kadar.  05/09/2021

Yorumlar